Koltuklarınıza iyice gömülün, heyecan dolu yüksek tempoda ve
5 dalda Oscar adayı bir film var karşınızda. Her filmde olduğu gibi Whiplash
filmini izlemeden önce de bir ön araştırma yaptım. Yönetmen koltuğunda 30
yaşındaki pek tecrübesi olmayan Damien Chazelle ‘in oturması ve filmin
konusunun çok geniş çaplı olmaması, Whiplash ‘ı ilk bakışta kötü
değerlendirmeme sebep oldu. Filmi izledikten sonra ise düşündüklerim için
gerçekten utandım diyebilirim. Son yıllarda izlediğim en yüksek tempodaki film
Whiplash, filmin nasıl geçtiğini anlamanıza imkân yok.
Gelecekte efsane bir baterici olmak isteyen 19 yaşındaki bir
gencin konservatuarda bulunan bir hocasıyla ilişkisini ve başarılı olmak için
sarf ettiği çabayı bizlere anlatmaya çalışan Whiplash filmi tam bir kült film
aslında. Herkese hitap etmese de Whiplash, filmi beğenenlerin hayatında her
zaman önemli bir yere sahip olacaktır. Özellikle müzikle uğraşanlar için
vazgeçilmesi çok zor bir film diyebilirim. Senaryodaki repliklerin
yoğunluğuyla, gerilimin her dakika sürmesiyle oldukça sert ve anlamlı bir film
olmuş Whiplash. Senaryo kısmını bir cümleyle geçmek istemiyorum çünkü filmdeki
her replik bir köşeye not edilesi. Karşımızda oldukça yoğun fakat kurguya da
fazla etki etmeyen bir senaryo var. Bu da filme ayrı bir hava katmış
diyebilirim. Sanki filmde anlatılanlar karakterlerin sadece filmle ilgili
bölümleriymiş gibi geliyor insana. Başkahramanımız haricindeki karakterlerin
özel hayatları ucu açık şekilde bırakılıyor. Aslında bu durum birçok film için
büyük bir olumsuzluk ama Whiplash ‘ın dahiyene hazırlanmış senaryosu bu konuyu
bir avantaja çeviriyor, filme farklı bir hava katıyor. Tabii ki tam burada
Damien Chazelle ‘den bahsetmek gerekiyor. Filmin senaryosunu yazan ve
yönetmenliğini yapan Damien Chazelle gelecek için en çok umut beslediğim
yönetmenlerin başında geliyor artık. Senaryosunu kendi yazdığı bir filmin
yönetmenliğini yapmak büyük bir avantaj olsa da çekim teknikleri, düşmeyen
temposu ile yeteneklerini tamamen sergilemiş kendileri. Gerçekten böyle bir
konuya sahip filmde tempoyu filmin ilk anından sonuna kadar yüksek tutmayı
başarmak büyük bir iş.
Yönetmenden bahsettikten sonra oyunculardan bahsetmemek
tabii ki olmaz. Başrolde bulunan ve genç yetenekli bir bateristi canlandıran
Miles Teller ‘ın performansını birçok kişinin aksine vasat bulduğumu
söylemeliyim. Bana kalırsa bu roldeki başarısı onun kabiliyetinden değil
yönetmen ve J.K Simmons ‘un onu oynatmasından kaynaklanıyor. J.K Simmons genç
bir yetenek yaratmaya çalışan öğretmen rolünü harika oynamakla kalmamış,
karşısındaki oyuncuyu da oynatmış, role dahil etmiş. Bunu sanırım dünyada
yapabilen oldukça az sayıda usta var. Oscar ödüllerinde en iyi yardımcı erkek
oyuncu dalında iki büyük favori var diyebilirim; J.K Simmons ve Edward Norton. Hangisi
kazanır kestirmek çok zor fakat ikisi de bu performanslarıyla bu ödülü hak
ediyor.
Yılın değil son yılların en başarılı filmlerinden Whiplash.
Yüksek temposu ile zamanın nasıl geçtiğini anlayamayacağınız bir film.
Kesinlikle dikkatlice izleyin. Çünkü filmin her bir repliği büyük anlamlar
taşıyor. Harika vakit geçireceğinize ve kendinizi bir baterist gibi hissedip
filmin gerilimine kendinizi kaptıracağınıza eminim.
Oscar adaylıkları:
En iyi film, En iyi uyarlama senaryo, En iyi yardımcı erkek
oyuncu, En iyi kurgu, En iyi ses miksajı
IMDB oranı:
8.6 / 10
Benim notum:
9 / 10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder