Cristopher Nolan’ın Batman’i diğer süper kahramanlara benzemedi hiçbir zaman. Dolayısıyla Batman serisinin filmleri de bir yoğunluk içinde geçti hep. Gerçekliğe bürünmüş bir Batman yarattı Nolan. Süper kahramanların bile etten kemikten olduğunu bize unutturmadı. Batman filminin yetişkinlere hatta filozoflara bile çekici gelmesini sağladı. Hakikaten büyük yönetmendir kendileri. Bunu bu seride de takdir toplayarak kanıtladı. En zor iştir yapılmış bir işi tekrardan yaparak başarı yakalamak. Çoğu insan hala kabullenemese de Nolan’ın Batman’i Tim Burton’un Batman’inini yendi bana göre. Artık Batman diğer süper kahramanlara benzemeyen bir profil halini aldı. Dikkat edin çok beğenilen Avangers filmi aşırı bilimkurguya kaçıp dışardan gelen kötülüklerle savaşırken Nolan hiçbir zaman kolaya kaçmadı ve hep zoru seçerek Batman’in içerden gelen düşmanlarla savaşmasını sağladı. Hem de Nolan Batman’i bir seri olarak düşünmeden başlamıştı bu işe. Sırf aradaki bağı bile sonradan olduğu halde böylesine sağlam kurması bu adamın sinema tarihinde aldığı yeri hakettiğini açıkça gösterir.
Son filmde işi daha da zordu Nolan’ın. Çünkü The Dark Knight’ta insanların gözü sadece Joker’i görmüştü. Filmin adı Joker konsa eminim ki daha çok ilgi çekerdi. Seriye genel olarak baktığımızda herkesin en beğendiği film olarak The Dark Knight gözüküyor ancak bana göre The Dark Knight bu seri için sadece aradaki bir maceraydı. Joker’in çok beğenilmesi bile Nolan’ın işini zorlaştırdı. Herkes Batman’e Joker’den daha dişli bir rakip gelemiyeceğini düşünmeye başladı. Özellikle de ilk filmi unutan kesim bu sözleri çok sarf etmeye başladı. Aradaki bağlantı gerçekten enfes serinin son filmi bana göre serinin en yoğun ve en iyi filmi.
Cristopher Nolan büyük yönetmen gerçekten. Defalarca söyledim defalarca da söyleyebilirim. The Dark Knight : Rises izlenildiğinde sanki sosyalizmi ve komünizmi yerle bir eden bir filmmiş gibi gelebilir size. Tam öyle düşündüğünüzde seriye genel olarak bakmanızı tavsiye ediyorum. Nolan seri boyunca bize iyiliğin kötülüğü , kötülüğün de iyiliği getirdiğini anlatmaya çalıştı. İkisi de öbürü olmadan var olamaz dedi kısaca. The Dark Knight’ta iki feribot ölüme terk edildiğinde bir feribot iyiliği , bir feribotta kötülüğü temsil ediyordu resmen. Ama ikisi de birbirinden vazgeçmedi. Azılı katillerin bulunduğu feribot ilk iyilik adımını attı hatırlarsanız siyahi bir mahkum kumandayı camdan fırlatmıştı. Masum insanların bulunduğu gemide ise iyi insanlar dediğimiz insanlardan biri ben yaparım diğerlerinin canına kıyabilirim diyip kumandayı eline almıştı. İyilik kötülüğü , kötülük de iyiliği doğurmuştu. Batman Begins’de geçen ‘’Suçlular toplumun hoşgörüsünden beslenir.’’ sözü bize neredeyse her şeyi özetlemekte. The Dark Knight Rises’ da aynı şeyleri bize komünizm ve kapitalizm arasındaki bağlantı olarak vermiş.
Ve gelelim yeni kötü adamımız Bane’e. Yeni demek pek içimden gelmiyor çünkü ilk filmdeki ipuculardan doğan bir kötü Bane. İnsanların Joker kadar dişli bir rakip Batman’in karşısına nasıl gelebilir ki diye şüpheye düşmelerine en güzel cevabı Bane ile vermiş Nolan. Çünkü Bane de tıpkı Batman gibi. İnsanın en büyük düşmanı kendisidir demiş bize üstad. Temelde sosyal yapı itibariyle birbirlerinden büyük bir fark taşıyan ancak birbirleriyle aynı şekilde yetişmiş aynı eğitimi almış Batman ve Bane karşı karşıya. Cristopher Nolan dehasını bize burada bir kez daha göstermiş .
Biraz da Batman’e dönelim. Demiştim Batman diğer süper kahramanlara benzemez diye. Her kahraman şehrini ya da dünyayı kurtarmak için ölümü göze alır bu çok klişe bir durumdur. Ancak Batman öyle bir kahramandır ki şehrinde huzur ve mutluluk hakim olsun diye kötü adamların yaptığı şeylerin suçlamasını bile üstüne alır. Sembol olmak için çıktığı bu yolda kötü işler yapmış bir adamın (Harvey Dent) onun yerine sembol haline gelmesine bile göz yumar hatta bunu kabullenemeyen Gordon’a kendi bunu zorla kabullendirir. İşte böyle bir durumun altından yükselir kara şovalye. Ona kimse güvenmezken o gene kendi bildiğini yaparak şehrini kurtarmaya çalışır. Son filmimizin hikayesi de zaten böyle başlar. 8 yıldır hiç gözükmeyen Batman bir gecede ortaya çıkar. Hal böyle olunca da mükemmel bir film bizi bekler.
Söylemeden edemeyeceğim kafama takılan bir çok soru oluştu. Benim bildiğim Batman hikayeleri Robin ve Batman macerası ile biter ve Batman artık yaşlanmıştır. Kısacası Cristopher Nolan bize Batman’in görüleceği son film The Dark Knight Rises dese de ben büyük bir umutla bekliyor olacağım çünkü Nolan sürprizleri sever.
Dipnot : Cristopher Nolan öyle büyük bir dehasın ki ufak bir romantizm eklemeden edememişsin. Son sahne göz alıcıydı özellikle Alfred için.
Umarım bir efsanenin daha bitişini izlememişizdir hala içimde umut var. Bu efsanevi serinin keyfini çıkarın, iyi seyirler.
Batman Begins İMDB oranı : 8.3 / 10
Benim notum : 8.8 / 10
The Dark Knight İMDB oranı : 8.9 / 10
Benim notum : 8.6 / 10
The Dark Knight : Rises İMDB oranı ( Çıkış yılı oranı ) : 8.9 / 10
Benim notum : 9.5 / 10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder