The Hunger Games bilindiği üzere kitaptan uyarlanmış bir film. Her ne kadar bu duruma hoşnut bir biçimde bakmasam da filmi izledikten sonra düşüncemi hemen değiştiriyorum. Bir Harry Potter kadar efsane olamayacak olsa da The Hunger Games serisi kesinlikle sinemaseverleri doyuracak cinsten. Tabiki bir film bir kitap kadar ayrıntılı olamaz ancak filmi kitaplardan ayıran özelliği görselliğidir ve eğer bir uyarlama yapacaksınız görselliği üst planda tutmalısınız. Ve en önemlisi bu uyarlamanın çok başarılı olmasını istiyorsanız filmde detayları seyirciye doldurtacaksınız. Yani kısacası kitabı okumamış bir izleyici de filmdeki boşlukları tamamlayabilmeli. Ben filmimizin kitaplarını okumamış biri olarak ekran başına geçtim ve gerçekten ufak pürüzler hariç konuyla ilgili kafamda soru işaretleri kalmadı. Bir kaç pürüz elbette olacaktır ama bunlara da işin sırrı diyelim. Gelecek için The Hunger Games serisinin ışık saçtığını söyleyebilirm. Ancak ilk filmde ufak sıkıntılar yok değil. Filmin konusundan birazdan bahsedeceğim ancak şunu söylemek istiyorum film bana sadece bir oyun gibi geldi. Yani demek istediğim filmde olaylar başlamadan önce karakterlerin konuşmasından ürpertici, dehşet dolu ve bir hayli cesaret gerektiren bir yarışmanın bizleri beklediğini düşünüyoruz ve haliyle heyecanlanıyoruz. Ancak olaylar başladığında bu duyguların hiçbirini hissetmiyoruz. Maceradan çok duygusallığa yer verilmiş filmde genel olarak. Duygusallık bir seri filminin olmazsa olmazlarındandır ancak beklentileri karşılayabilmek için daha çok aksiyon sahnesi eklenmesi gerektiği kanısındayım. En azından bizi heyecanlandıracak sahne sayısı iki saatlik bir filmde iki ya da üç sahneyle sınırlı kalmamalıydı. Filmin ikili konuşmalar ve kurgunun başlamasına kadar olan yani bize olayları anlatmaya çalıştıkları kısmı ise gerçekten kaliteli olmuş. Filmimizi öbür filmlerden ayıran ve kaliteli kılan en büyük artısı da akıcılığı. Bir kitap uyarlama filmi için en önemli etkenlerden biridir akıcılık. Bana göre film dediğin ekrana kitlemeli ne kadar kaldı dedirtmemeli. The Hunger Games bu yönden enfes olmuş. Serinin öbür filmlerini merakla bekleyeceğim.
İlk olarak size açlık oyunlarının ne demek olduğunu ve ne için yapıldığını bir alıntıyla açıklayayım.
‘’ Bir zamanlar Kuzey Amerika olarak bilinen bir yerin yıkıntıları içerisinde Panem ulusu yaşamaktadır.Başkent Capitol’ün etrafında 12 bölge (mıntıka) bulunmaktadır. Capitol şiddetli ve acımasızdır ve mıntıkalar bir hat boyunca sıralanmıştır. Onların her biri her yıl yapılan Açlık oyunlarına katılmak zorundadır. Açlık oyunlarının yapılma amacı, geçmişte yaşanan Karanlık Günler’de Capitol’e karşı düzenlenen ayaklanmalardır. Capitol, her sene Açlık Oyunları ile otoritesini tüm mıntıkalara göstermekte, güç gösterisi yapmaktadır. Yarışma için her bir bölgeden yaşları 12 ila 18 arasında değişen birer erkek ve bir kız çocuğu göndermek durumundadır. Açlık oyunları TV’den canlı yayınlanan ölümüne bir kavgadır.’’
Bölgeni gururlandır !
Filmimiz 12.bölgede başlamakta. Annesi ve kız kardeşiyle yaşamakta olan Katniss sorumluluk sahibi bir genç kızdır. Açlık oyunlarına gönderilecek haraçların çekileceği kurada kız kardeşi çıkınca Katniss onun yerine gönüllü olur ve yarışmalara o katılır. Yirmi dört yarışmacı içinden sadece bir kişi hayatta kalıcaktır. . Kız kardeşi uğruna kendisini amansız bir ölüm kalım savaşının içine atmıştır. Eğer bu mücadeleyi kazanırsa hayatta kalıcaktır. Ancak hayatta kalmak için sadece savaşmak yetmemektedir.
Gerçekten izlenilmesi gereken bir film. Özellikle bir seri olacağını düşündüğümde heyecanlanmıyor değilim. Umarım gelecek filmler ilk filmin üstüne katarak gelişir ve bize unutamayacağımız bir seriyi izleme fırsatı yakalatır. İyi seyirler.
İMDB oranı : 7.5 / 10
Benim notum : 7 / 10
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder