4 Eylül 2014 Perşembe

Lone Survivor

 Bu yazımda sizlere bana göre son yıllarda seyirciyle buluşmuş en iyi aksiyon ve macera filmlerinden biri olan Lone Survivor filminden bahsedeceğim. Film hakkında konuşmadan evvel önce birkaç şeyin kararını verelim. Evet en iyi aksiyon filmleri Amerikan yapımı oluyor ve evet tabii ki Amerikan askerini ve halkını ilahlaştırıyor. Bu bir eleştiri konusu mudur? Kısmen. Daha iyi aksiyon filmi yapabilen bir millet yok çünkü. Ben artık kaliteli bir aksiyon filmi izlemek istediğim zaman Amerikan yandaşlı olacağı bilinciyle oturuyorum filmin başına ve bunu eleştirmekle vakit kaybetmiyorum. Siz bunun bilincinde olduğunuz sürece bence sorun yok. Ben daha çok filmden tat almaya bakanlardanım. E peki Amerikan aksiyon filmi olup da Amerika’yı yüceltmeyen bir film yok mu derseniz size sadece bunu az yapan filmler oldu diyebilirim ki geçtiğimiz yıllarda Oscar kazanan Argo bunlardan biriydi ancak büyük bir kesim neden Oscar kazandığını sorguladı. Ben yazımda bu kısmı atlıyorum filme film gözüyle bakıyorum. Tarihi olmayan bir ülke en büyük tarihini sinema haline getiriyorsa ben buna gerçekten saygı duyarım. Tarihi dopdolu olan bir ülkede de en başarılı filmler zekice espriler bile içermeyen komedi filmleri oluyorsa o tarihin bir işe yaramadığını da üzülerek belirtmek gerekiyor.


 Filmimize dönecek olursak Lone Survivor, aksiyon, macera, drama, biyografi dallarının kesişim kümesinde duran ve bu dalların hepsini hikâyeye homojen bir şekilde dağıtmayı başarmış bir yapım. Bu etken filmin başarısındaki en büyük sebeplerden birisi bence. Aksiyonun doruk noktasında dram, dramın doruk noktasında heyecan ve filmin her yanında gerçek bir öyküden uyarlanışını seyirciye hissettiren noktalar mevcut. Ve bu gerçekten insanı filmin içine çekiyor. Bir sonraki sahneyi merak ediyorsunuz. Hikâyeyi merak ediyorsunuz. Film başında aslında sonunu sizlere birazcık gösteriyor ki ben böyle filmleri baya ilginç bulurum. Çünkü filmi izlerken filmi önceden gördüğünüz sahneye bağlayacak farklı düşünceler kafanızdan geçiyor ve her sahnede farklı bir yön seçiyorsunuz kendinize. Genelde okuduğum kitaplarda da böyle ilginçlikler yapmayı seven bir insan olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki Lone Survivor tam benlik bir filmmiş. Benlik bir film olup olmaması tabii ki sizi ilgilendirmiyor. Savaş ve çatışma sahnelerinin aşırı gerçekçiliği, oyuncuların mükemmele yakın performansları ve gerçek bir hikayeye sırt dayayan bir film olması Lone Survivor’u en iyi aksiyon filmlerinden biri haline getiriyor.



 Filmin konusu için yüzeysel olarak 4 kişilik bir Amerikan komando ekibinin bir operasyon için dağa gönderilmesini ve işlerin istedikleri gibi gitmemesi sonucu operasyon bölgesinden kaçmaya çalışmalarını anlatıyor diyebiliriz. Film hakkında ekstra söyleyebileceğim bir şey yok. Harika senaryo, iyi oyunculuk, gerçekçi sahneler bu filmi eşsiz kılıyor. Filmden bahsetmeyi bırakıp Amerika’nın Afganistan’da yaptıklarını iyi bir şeymiş gibi göstermelerinde sinemayı kullanmaları için yazmaya başlarsam size sayfalarca yazı yazabilirim. Ama ben susmayı tercih ediyorum. Fikirlerimi merak edenler, bu konuda bir şeyler konuşmak isteyenler benimle her zaman iletişime geçebilirler. Tekrar Lone Survivor’a dönecek olursak; kesinlikle izleyin derim.

Not: İzlerken Mark Wahlberg’in muhteşem oyunculuğuna dikkat edin…

İMDB oranı : 7.7 / 10


Benim notum:  8 / 10